26 Ocak 2019 Cumartesi

EĞER sahada aktif, etkili, belirleyici ve güçlü bir GÖLGE KABİNE yoksa, muhalefet YOK demektir. Dolayısıyla GÖLGE KABİNE kurmaya muvaffak ve muktedir olamayan PARTİ teşekkülleri aciz, siyaset simsarı, misyon taciri; Fiilen ve siyaseten tefessüh etmiş olmakla "YOK" hükmünde sayılır.

ÜNİTER DEVLET SİSTEMİNDE GERÇEK MUHALEFET VE “GÖLGE KABİNE” UYGULAMASI

ZAFER ÖZDEMİR 
(11 Aralık 2013)
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset ve Uluslararası İlişkiler
Derleme: 
Mustafa Nevruz SINACI
Demokratik yönetim sistemlerinde, seçimler sonucunda en yüksek oyu alan parti veya partiler hükümeti kurarak iktidar olurlar. İktidara göre daha az oy olan parti veya partilerde muhalefet kurumunu oluştururlar. Yine parlamenter sistemlerde yasamanın dolayısıyla, muhalefetin hükümeti denetlemesi anayasal bir haktır. Ancak etkin bir muhalefetin ölçütü yalnız anayasal hakkı kullanarak siyasi arenada yer almak değildir.
Çünkü muhalefet yapılırken tek başına kullanılan anayasal hak iktidarın alternatifi olmak ve bir sonraki seçimleri kazanmak için yeterli değildir. İşte çalışma tam bu noktada önem kazanmaktadır. Çalışma iktidarın alternatifi olabilmek ve sıradaki seçimleri kazanabilmek için klasik muhalefet anlayışından sıyrılarak “Gölge Kabine” uygulamalarının önemini analiz etmektedir.
Sonuç olarak çalışmanın etkin muhalefet olabilmenin ölçütü olarak “Gölge Kabine” anlayışının muhalefetin takip etmesi gereken yöntemlere katkı sunabileceği düşünülmüştür. Çalışma bu bağlamda muhalefetin tanımını, çeşitlerini, Gölge Kabinenin önemini, görevlerini ve Türkiye ile İngiltere üzerindeki yansımalarını irdelemektedir.
MUHALEFETİN TANIMI VE MUHALEFET ÇEŞİTLERİ
Muhalefet kelime kökü olarak bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık anlamlarını taşımaktadır. Arapça menşeli bir terimdir. Kavramı biraz daha açtığımızda karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu ve demokraside iktidarın dışında olan parti veya partiler tümceleriyle karşılaşıyoruz. (Tdk güncel Türkçe sözlük)
Bu tanımlamalar ışığında siyasal muhalefet kavramına bakacak olursak; Durç tarafından şöyle tanımlanmıştır.  “ Muhalefet; karşısındaki kuruma, yapıya mekanik olarak sahip çıkarak uygulama biçim ve düşüncelerine tepki göstermektir. “ (Durç, 2010, s.63). İktidarın halk merkezli bir kaynak olduğunu söyleyen Durç bu nedenle devleti yönetmeye talip olan iktidar partilerinin de muhalefet partilerinin de kaynakları aynıdır. O halde “devlet gemisini yürütenler, karşılarında kendi hareketlerini tenkit eden, kendi felsefesini beğenmeyen ve kendilerinin yerine iktidara geçtikleri takdirde daha isabetli bir program tatbik edeceklerini ileri süren siyasi teşekküllere hürmet etmelidirler.” (Durç, 2010, s.63).
Durç’un son tanımında muhalefetin yapıcı tarafı karşımıza çıkmaktadır. Muhalefet bu yapıcı politikalarla bir taraftan iktidarı ikaz edecek, diğer taraftan ise; iktidara oy vermiş seçmenlerin oylarına talip olduğunu ifade edecektir. Bu bağlamda toplumsal sorunlara alternatif çözümler geliştirerek iktidara hazır olduğunu gösterecektir. (Arslan, 2009.). Ancak demokrasinin sözde değil özde benimsenmiş bir yönetim biçimi olduğunu ortaya koymak demokratik cumhuriyetlerde oldukça önemlidir. Bu elzem durumu İpek şöyle ifade ediyor. “Bütün yönetimlerde iktidar oluyor ama, muhalefet sadece demokrasilerde bulunmaktadır. Muhalefeti çok iyi koruyup kollamamız lazım” (İpek, 2011). Ülke vatandaşlarının çoğulcu özgür iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerinde tam manada temsil edilebilmelerinin göstergesi güçlü bir muhalefet makamından geçmektedir. Turgut “Siyasal muhalefet demokrasinin onsuz olmaz unsurudur.” Söyleminde bu yapısal durumun altını çizmektedir. (Turgut, 2011).
Bu açıklamalar ışığında muhalefet çeşitlerini irdelemeye çalışalım. Bu denetleme politikalarını şöyle sıralayabiliriz; a-) Katı Rekabetçi Muhalefet, b-) İşbirliğine Dayalı Muhalefet ve c-) Rekabetçi ve İşbirliğine Dayalı Muhalefet.
A. KATI REKABETÇİ MUHALEFET
Katı rekabetçi politikaların temeli, hükümete ve iktidar partisine kesin tavır takınmak anlamında tutum ve davranışlara dayanmaktadır. Bu politikaların uygulamasında siyasi yönetim sistemi benimsenmektedir. Politikaların genel çizgisi hükümete her hangi bir konuda düzeltme yapma güdüsünü ortaya koymadan yürütülmektedir. Bir sonraki seçimi kazanabilmenin hırsıyla gerek mecliste gerekse de meclis dışında iktidar ile mücadele etmek ana politika olarak kabul edilmektedir. (Arslan, 2009).
Yapıcı politikalardan uzak olan katı rekabetçi muhalefet anlayışı aynı zamanda meclisin etkinliğinin ve aktif çalışmasının önüne geçmektedir. Meclisin sadece kürsüden seçmenlere seslenilen ve alternatif politikalar geliştirmeden karşıt durumların dile getirildiği bir çatı olarak ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir.
Yapısal nitelikte hedefi bulunmayan muhalefet partisinin bütün mücadelesi iktidarı ele geçirmeye yöneliktir. Bu mücadele kapsamında muhalefet partisinin belirgin bir politikayı gerçekleştirme arzusu yoksa, bu minvalde iktidarın politikasını değiştirmede söz konusu olmayacağından iktidara karşı yalnızca muhalefet etmek için muhalefet yapmış olur. (Kirman, 2006). Katı rekabetçi muhalefet politikalarının sonucunda muhalefet partisi anayasanın kendisine vermiş olduğu hükümeti kontrol etme görevini de tam olarak yerine getiremeyecektir. Muhalefetin bu ihmali iktidarın denetlenmesini ve ülkenin daha iyi yönetilmesini de engellenmiş olacaktır. (Arslan, 2009).
B. İŞBİRLİĞİNE DAYALI MUHALEFET
İşbirliğine dayalı muhalefet anlayışı, katı rekabetçi muhalefet politikalarının tam aksine bir sonraki seçimi kazanmaya odaklanmak yerine, tamamen kendi parti politikaları doğrultusunda, iktidarı etkileme ve yönlendirmeye yönelik yürütülmektedir. Bu politikaların amacı hükümeti meclis çalışma alt komisyonlarında ikna ederek uzlaşmaya zorlamak ve parti programlarının bir kısmını iktidara kabul ettirerek uygulanmasını sağlamaktır. (Arslan, 2009).
Ayrıca bu uygulamanın iktidar ile muhalefet arasında karşılıklı rol çalma sahnelerini doğurması sebebiyle, demokratik yönetim sistemlerinde seçmen tarafından muhalefetin var olma sebebinin sorgulanmasına sebebiyet vermektedir. Uygulamanın bir başka etkisi ise; seçmenler nezdinde iktidar politikalarının doğru olduğu izlenimini doğurmasıdır. Bu izlenim neticesinde seçmenlerin bir sonraki seçimlerde alternatifsiz bir ortamda tekrar iktidar partisine doğru yönlenmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Yine işbirliğine dayalı muhalefet anlayışında da katı rekabetçi muhalefet politikalarında olduğu gibi muhalefet anayasal hakkını sınırlı oranda gerçekleştirmiş olacaktır. (Arslan, 2009).
C. REKABET VE İŞBİRLİĞİNE DAYALI MUHALEFET
Diğer iki muhalefet anlayışının karma bir şekilde yer aldığı rekabetçi ve işbirliğine dayalı muhalefet politikaları mevcut siyasal rejimde ve sosyo-ekonomik düzende ister radikal olsun ya da olmasın sonuç itibariyle bir değişikliği amaç edinen muhalefet tarzıdır. Batı demokrasilerinde, içinde bulunulan mevcut düzeni kabul edip, kısmi reformlar aracılığıyla yurttaşların yaşam düzeylerinin yükseltilmesini savunan sosyal demokrat partiler bu muhalefet anlayışını benimsemektedirler. (Kirman, 2006).
Bu karma politikalarda diğer iki anlayışta vurgulanan muhalefetin bir sonraki seçimlerde iddialı olabilmesi için yapılan uygulamaların tam tersine orta bir yol izleyerek seçmenlerin nezdinde onların güvenini kazanarak ikna etmesi gerekmektedir. Yine muhalefet bu orta yolu izlerken bir yandan iktidarı yapıcı politikalarla uyaracak, diğer taraftan ise; ülke sorunlarına alternatif çözümler üreterek iktidara hazır olduğunu gösterecektir. Bu noktada diğer iki anlayışta sınırlı oranda gerçekleştirilen anayasal hak bu karma modelde daha ikna edici bir şekilde yerine getirilmiş olacaktır. (Arslan, 2009).
Bu rekabetçi ve işbirliğine dayalı muhalefet anlayışı sonucunda artık muhalefet seçmen nezdinde izlenen ve hayata geçirmek istediği bu karma politikaları hangi kadrolarla gerçekleştireceği takip edilen bir  parti konumunda olacaktır. İşte bu kapsamda muhalefetin, çalışmamızın ana omurgasını oluşturan Gölge Kabine uygulamasını başlatması gerekmektedir.
ETKİN BİR MUHALEFET OLABİLMENİN ÖLÇÜTÜ; 
GÖLGE KABİNE
Gölge Kabine, parlamenter yönetim sistemlerinde seçimlerde oy kaybına uğrayarak muhalefet konumuna düşen partilerin, anayasal görevleri olan hükümeti denetlemek için başvurdukları yöntemlerden biridir.
Gölge Kabine uygulaması özellikle demokrasinin beşiği sayılan İngiltere’de bir gelenek haline gelmiştir. (Kayalar, 2002). Kayalar Gölge Kabinenin tanımını şöyle yapmaktadır. “Bazı Batılı ülkelerin siyasi hayatında, iktidara en yakın talip olan kuvvetli bir muhalefet partisi, hükümeti daha iyi ve ayrıntılı denetleyebilmek amacıyla kendi içinde bir nevi hükümet gibi her bakanlığın işlerini yakından izleyen elemanlardan oluşan bir çalışma grubu kurar ki buna genellikle “Gölge Kabine” denir. Böylece, bir yandan muhalefet denetimi yapılırken, bir yandan da iktidara gelinmesi halinde lazım olacak hükümet elemanları hazırlanmış olur.” (Kayalar, 2002).
İngiltere’de parti sistemi iki partiden oluşur. Çoğunluğu kazanan parti hükümeti kurar, akabinde diğer parti veya partiler muhalefeti oluşturur. Muhalefetin elinde iktidar partisinin hazırlamış olduğu hükümet programına karşılık hazırlanmış bir program bulunmaktadır. Muhalefet iktidarın politikalarına alternatif olarak hazırlamış olduğu bu program sayesinde hiçbir zaman zayıflamaz ve “Majestelerinin Muhalefeti” ismini alır. Bu vasfından dolayı muhalefet partisi başkanı ayrı bir maaş alır ve kurmuş olduğu gölge kabineye başkanlık eder. (Mutlu, 2005).
Kayaların gölge kabine tanımının bir başka yönü iktidara hazırlıktır. Diğer bir deyişle muhalefet konumundayken gölge kabine üyesi olanlar, iktidar olunması halinde bakanlıklara atanırlar. Bu tezin bir örneği; 1995 yılında İngiltere’de Tony Blair!in muhalefet lideri iken oluşturduğu gölge kabinenin, bazı üyelerinin 1997 yılında iktidara gelince hükümet kabinesinde yer alması şeklinde görülmüştür. Uygulamaya ilişkin örnek Tablo 1’de verilmiştir. (Kayalar, 2002).
TABLO: 1
İngiltere’de 1995 Yılındaki Gölge Kabine Üyeleri ve 1997 Yılındaki Bakanlar
Görevi
1995 Yılındaki Gölge Kabine
1997 Yılındaki Hükümet Kabinesi
Başbakan
Tony Blair
Tony Blair
Başbakan Yrd.
David Blunkett
David Blunkett
Sağlık
Harriet Harman
Alain Milburn
Dış İşleri
Robin Cook
Robin Cook
Lordlar Kamarası
Lord Irvine
Lord Irvine
Sosyal Güvenlik
Chris Smith
Aliester Darling
Hazine
Andrew Smith
Andrew Smith
Savunma
Paul Murphy
Geof Hoon
Galler
Ron Davies
Paul Murphy
Gölge kabinenin dolayısıyla muhalefetin öncelikli görevleri şöyle sıralanabilir; a-) hükümeti kontrol etmek, b-) hükümeti yönlendirmeye çalışmak, c-) geniş toplum kesimleriyle ilişkileri geliştirmek, d-) edinilen deneyimlerle parti programındaki eksiklikleri gidermek, e-) seçimleri kazanma olasılığı durumunda hükümeti her an üstlenmeye hazır halde beklemek. (Arslan, 2009).  Şimdi de bu görevleri sırasıyla analiz etmeye çalışalım.
1. HÜKÜMETİ DENETLEMEK
Muhalefet bir taraftan hükümetin siyasi icraatlarını gölge kabine uygulaması ile takip ederken, diğer yandan iktidarın yasama ve yürütme üzerinde baskın olması sebebiyle elinde toplanmış olan siyasal gücü otoriter bir sistem lehine kötüye kullanmaması için teyakkuz halinde olması gerekmektedir. Bu sebeple muhalefet önemli bir denetim ve frenleme işlevine sahiptir. (Yıldız, 2013).
Yürütme organı, hiyerarşik otorite bakımından kamu yönetiminin tepesinde yer alması nedeniyle, denetim mekanizmasının işlemesi bakımından en uygun konumdadır. (Eryılmaz, 2012). Muhalefet hükümeti denetleme görevini anayasa gereği; yazılı ve sözlü soru önergeleriyle, meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve meclis soruşturması yollarıyla gerçekleştirebilmektedir. (Eryılmaz, 2010). Bunlara ilave olarak yasama organının dolayısıyla muhalefet kurumunun bir diğer denetim aracı ulusal bütçelerin yapılması ve onaylanması sırasındaki yasama faaliyetleridir.
Muhalefet bu denetim araçlarından derlediği bilgileri gölge kabinesine bağlı çeşitli çalışma alt gruplarına sevk ederek analiz etmeli ve bu bilgiler kapsamında iktidarın hükümet programına karşılık alternatif politikalar belirleyebilmelidir. Hazırlanan raporlar parti teşkilatlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Daha sonra bu kesimlerin geri dönüşleri dikkate alınarak raporlara nihai halleri verilmelidir. Muhalefet bu raporları zamanı geldiğinde, meclisteki platformlarda dile getirerek yazılı ve görsel medyada paylaşmış olacaktır. Bu paylaşım sonucunda hükümet üzerinden kamuoyu baskısı oluşturabilecektir. Kurulan kamuoyu baskısı sayesinde hükümet kanun taslaklarını farklı bir şekilde hazırlamayı düşünmüş olsa bile yeniden şekillendirmeye zorlanmış olacaktır. (Arslan, 2009).
2. HÜKÜMETİ YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞMAK
Muhalefet sahip olduğu oy tabanına ait seçmenlerinin ve kendisini iktidara taşıyacak olan oy alamadığı diğer yurttaşların, çıkarlarını, taleplerini yerine getirip onların haklarını savunabilmek için imkanlar ölçüsünde ve alternatif politikaları doğrultusunda hükümeti etkilemeye ve yönlendirmeye çalışmalıdır.
Muhalefet bu etkileme ve yönlendirme çalışmalarını yürütürken, inandırıcı olmalı ve argümanlarını hukuki zeminlere oturtmalıdır. Kullanacağı üslupta popülist yaklaşımlardan kaçınarak, ikna edici bir iletişimi benimsemelidir. Bu çerçevede meclis kürsüsünden yönelteceği eleştirileri, seçmenleri başta olmak üzere, STK ve diğer toplum kesimlerinin düşüncelerine tercüman olmalıdır. (Arslan, 2009).
Tabiî ki bu üslup uzun soluklu ve özveri gerektirecek çalışmalar gerektirmektedir. Zira bu tarz bir çalışmayı ancak profesyonel çalışan bir gölge kabine gerçekleştirebilir. Yürütülen bu tarz muhalefet anlayışı seçmenlerin beğeni ve takdirini kazanmış olacağından seçmene yatırım yapılmış olmaktadır. (Arslan, 2009)
3. GENİŞ TOPLUM KESİMLERİYLE İLİŞKİLERİ GELİŞTİRMEK
Muhalefet iktidarın alternatifi pozisyonuna konumlanabilmek için; yürümüş olduğu yeniden yapılanma yolunda, think – tang kuruluşlarından, ticari kuruluşlara, dini örgütlenmelerden, eğitim ve kültürel çalışmalara kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla sağlıklı bir iletişim ağı oluşturarak farklı seçmen kitlelerine ulaşabilmelidir.
Bahsi geçen çalışmaların amacı, muhatap olunan kesimler ile parti arasındaki ilişkileri geliştirmek ve güvenlerini kazanabilmektir. Dolayısıyla bu bağlamda geniş toplum kesimlerinin desteğinin sağlanması durumunda, tarafların hükümet üzerinde baskı oluşturması ve muhalefet ile ortak hareket etmesi sağlanabilecektir. Böylece muhalefetin katılımcı demokrasiye olan katkısı kaçınılmaz olacaktır. (Arslan, 2009)
Ancak muhalefet bu kesimlerle çalışmalarını yürütürken ön yargılardan uzak bir şekilde, örgütlerin hedef kitlelerinin hassasiyetlerini dikkate almak suretiyle iletişimine devam etmelidir. Çünkü bu kurum ve kuruluşların var olma sebebi hedef kitlelerinin menfaat ve çıkarlarını koruyup gözetebildiği ölçüde anlam kazanmaktadır.
Muhalefet bu süreçte hassas bir yaklaşımı benimseyerek, mensuplarının kazanımları için hükümetin yanında yer alıp, ortak çalışmalar yapmak zorunda kalan, hatta bu sebeple muhalefetten uzak durmak zorunda kalan bu kesimlerin içinde bulundukları durumu yadırgamamalıdır.  Kısacası bu kesimlerin hükümete yakın duruşları doğal kabul edilmeli ve bu koşullar dikkate alınarak bu kesimlerle ilişkiler geliştirilmelidir. (Arslan, 2009).
4. HÜKÜMETİ ÜSTLENMEYİ HAZIR BEKLEMEK
Demokratik yönetim sistemlerinde, yapılan seçimlerin ardından meclis aritmetiğinde en çok sandalyeye sahip parti veya partilere seçmenler tarafından hükümeti kurma yani ülkeyi yönetme görevi verildiği kabul edilir. Buna nazaran iktidardan daha az bir oranda sandalyeye sahip olan muhalefet partisine ise; iktidar nezdinde yürütmeyi denetleme görevi verilir. Ancak muhalefet partisi mecliste bulunma sebebini yalnızca anayasal bir hak olan denetleme görevine indirgememelidir.
Muhalefet partisinin iktidarın icraatlarına karşı alternatif politikalar üretip her şartta hükümet olabilme sorumluluğuna sahip bir konumda hazır olarak beklemesi ülkenin siyasi belirsizliklere sürüklenmemesi açısından önem arz etmektedir. Arslan muhalefetin hazırlıklı beklemesinin şu nedenlerden dolayı önem arz ettiğini belirtmektedir. (Arslan, 2009).
“Hükümetin herhangi bir nedenden dolayı istifa etmesi veya meclisteki çoğunluğunu yitirmesi durumunda ülkede siyasi krizin yaşanmaması için muhalefetin hükümet boşluğunu hemen doldurur durumda beklemesi önem taşımaktadır. Bu nedenle muhalefetin hükümeti üstlenebilecek kadro ve programı ile hazır beklemesi gerekmektedir. Muhalefetin hükümeti üstlenebilecek konumda olması vatandaşlara güven verebilecek ve ülkede siyasi belirsizlik yaşanmayacaktır. “
“Muhalefetin hükümeti üstlenebilecek olması ekonomide psikolojik güven sağlayacaktır. Psikolojik güven ekonomik aktörler açısından önem taşımaktadır. Çünkü siyasi belirsizlikler yatırımları olumsuz etkileyebilmekte ve ülke ekonomik kayıp yaşayabilmektedir. Psikolojik güven ayrıca yabancı yatırımcıları da olumlu etkileyebilmekte ve ülke yabancı ülkeler nezdinde siyasi istikrar sunabilen bir görünüm sergileyebilmektedir. “
“Muhalefetin hükümeti üstlenmeye hazır konumda beklemesi vatandaşların siyasi yönetim sistemlerine olan güvenini de arttıracaktır. Hükümetin krize girmesi durumunda muhalefetin iktidarı sorunsuz bir şekilde üstleniyor olabilmesi vatandaşları karamsarlıktan uzak tutacaktır. Muhalefetin Gölge Kabinesini oluşturup etkin ve yapıcı çalışmalar yapması vatandaşları siyasi istikrar konusunda endişelendirmekten uzak tutacaktır."- “Böylece muhalefetin anayasal görevleri olan hükümeti kontrol etmenin yanında, siyasi belirsizlikleri ve siyasi rejim krizlerini önlemek için hükümeti üstlenebilecek konumda hazır beklemesi yerinde olacaktır.”
Çalışmanın bu aşamasında etkin bir muhalefet anlayışına sahip olabilmenin en önemli etmenlerinden biri olan “Gölge Kabine” uygulamalarının Türkiye üzerindeki yansımalarına değinmek istiyorum.
Gölge Kabine uygulamasının Türkiye’de batıya nazaran çok eski bir siyasi geçmişinin olmadığını Örmeci’ nin “Sosyal Demokrasi” adlı çalışmasına baktığımızda görebiliyoruz.
1989 genel yerel seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) önemli bir zafere imza atarak, seçimlerden yüzde 28,7 oyla birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak bir süre sonra SHP’li belediye başkanlarının isimleri birbiri ardına gelen skandallara karışacaktır. Bu durum bırakın partinin oyunu arttırmayı, partinin isminin ciddi bir şekilde lekeleyecektir. Akabinde 1990 yılında yeni oluşturulan belediyeler için yapılan ek seçimlerde SHP oyu yüzde 12’ ye iniyor fakat beklenmedik bir şekilde Demokratik Sol Parti (DSP) yüzde 31,2 oy almayı başarıyordu. İşte SHP Türk siyasetinde yaşanan bu gelişmeler üzerine muhalefet partisi olarak Anavatan Partisi (ANAP) iktidarına karşı Türkiye’de daha önce uygulanmamış olan çağdaş bir çalışmayı gündeme getiriyor ve parti içerisinde “gölge kabine” kuruluyordu. Kurulan gölge kabine vasıtasıyla partinin muhalefet etkinliklerine ciddi bir boyut getiriliyordu. Türkiye’nin kurulan bu ilk gölge kabinesinde; İstemihan Talay, Hikmet Çetin, İsmail Cem, Fikri Sağlar gibi tanınmış sosyal demokratlar yer alıyordu. Yürütülen gölge kabine çalışmaları tüm iyi niyetine karşın, medyatik olmaktan öte geçemeyip her hangi bir işlev yapamamıştır. Kısa bir süre sonra çalışmanın durdurulmasıyla Türkiye’nin ilk gölge kabinesi dağılma sürecine girmiştir. (Örmeci, 2010).
Türkiye’de 1990 yılında denenip ancak akıbeti kısa süren gölge kabine anlayışını Gürseler “Eksiksiz Demokrasi İçin Öneriler” adını verdiği makalesinde biraz daha ileri boyuta taşıyarak yalnız muhalefet partisinin değil iktidarında gölge kabinesi olması gerektiğini söylüyor. Bir oluşumun gerçek manada siyasi parti olup olmadığını gösterme açısından gölge kabine uygulaması büyük önem arz etmektedir. Gölge kabinesi olmayan muhalefet partisi olur mu; Türkiye’de oluyor. Aslında gölge kabine uygulamasını muhalefet partisi ile sınırlamamak gerekir. Çünkü siyasi konjonktürde kimin ne zaman iktidar, kimin ne zaman muhalefet olacağı belli değildir. Bu noktada iktidardaki siyasi parti dahil bütün partilerin gölge kabinesi olması gerekir. (Gürseler, 2011). 
Gölge kabine uygulaması partilerin olası bir iktidara gelme durumunda hazırlıklı olması noktasında büyük faydalar sağlıyor. Uygulama sayesinde partiler hangi bakanlığa hangi parlamenteri atasam telaşına kapılmıyor. Gölge kabine anlayışında, bakan olarak atandığı alanda daha önce hiç çalışmamış ve projeler geliştirmemiş olan deneyimsiz, liyakat sahibi olmayan siyasilerin bakan olmasının önüne geçilmiş oluyor. Uygulamanın batıya dönük yüzüne baktığımızda 2010 yılında İngiltere’de muhalefetteki partinin gölge içişleri bakanı adının bir eşcinsel skandala karışması üzerine gölge kabinedeki görevinden istifa ettiğini görüyoruz. Kısacası gölge bakanlık batıda istifa edilebilecek derecede bir makam olarak muamele görmektedir. Burada atlanılmaması gereken, işlevli bir gölge kabine hedefleniyorsa bu gölge kabinenin sadece bakanlarla sınırlı kalmaması gerekir. Gölge kabine her şeyden önce partinin kurumsallaşmasına hizmet etmektedir. Öncelikle partinin kendi bünyesinde bütün bakanlıkların ilgili birimlerini kurması, sonrasında ise; kadrolu maaşlı çalışanlarıyla birlikte politikalar üretmesi gerekmektedir. Böylelikle parlamenterler uzmanı oldukları veya olmaya çalıştıkları gölge bakanlığa atanacak ve iktidar olduklarında ülke meselelerine karşı büyük oranda tecrübe sahibi olacaklardır. (Gürseler, 2011).
SONUÇ
Etkin bir muhalefet olabilmenin ölçütü “Gölge Kabine” uygulaması anlatılırken tanımlayıcı bir yöntem kullanılmıştır. Bu noktada öncelikle kavramlar tanımlanarak sonrasında muhalefet çeşitlerinin neler olduğu belirtilmiştir. Daha sonra sağlıklı bir muhalefetin profesyonel çalışılabilecek ekiplerle mümkün olabileceği anlayışı öne çıkartılmıştır. Çalışmanın ilerleyen safhalarında Türkiye’de muhalefet partileri başta olmak üzere siyasi partilerin gölge kabine modelini uygulamadıkları, buna keza batıda özellikle İngiltere’de oldukça yaygın bir uygulama olduğu görülmüştür. Ayrıca çalışma bir diğer öne çıkan sonucuyla; gölge kabine uygulamasının muhalefet partilerine tecrübe kazandırdığı ve anayasal görevleri olan hükümeti kontrol etmenin yanında alternatif politikalar üreterek iktidar olmak üzere hazır konumda beklemeleri gerektiğini ortaya koymuştur.
KAYNAKÇA
Arslan, R. (2009). Parlamenter yönetim sisteminde gölge kabineli muhalefet, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 11.(2).
Durç, A. (2010). Türk muhalefet gelenğinde Demokrat Parti, Mukaddime Dergisi, 1,(2010).
Eryılmaz, B. (2010). Bürokrasi ve siyaset bürokratik devletten etkin yönetime. (4. bs.). İstanbul. Alfa Yayınları.
Eryılmaz, B. (2012). Kamu yönetimi. (5. bs.). Kocaeli. Umuttepe Yayınları.
Gürseler, İ. (2011). www.gurselertufan.av.tr , Eksiksiz demokrasi için öneriler, Erişim Tarihi: 1 Aralık 2013.
İpek, H. (2011). www.dha.com.tr, Muhalefeti çok iyi koruyup kollamak lazım,  Erişim Tarihi: 1 Aralık 2013.
Kayalar, M. (2002). Yönetim ve yönetici geliştirme amacıyla gölge yönetim konseptinin incelenmesi ve işletmelerde uygulama olanaklarının araştırılması, yayınlanmamış doktora tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Kirman, E. (2006). Çok partili döneme geçiş süreci ve Türk siyasal kültüründe muhalefet olgusunun gelişimi 1946-1950, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Mutlu, A. (2005). Kurumsallaşmış demokrasilerdeki siyasi partiler sistemi ile ülkemizdeki siyasi partiler sisteminin karşılaştırmalı değerlendirmesi ve özgün model arayışları, Yayımlanmamış uz. tezi, İçişleri Bakanlığı, Ankara.
Örmeci, O. (2010). ydemokrat.blogspot.com, Türkiye’de sosyal demokrasi, Erişim Tarihi: 1 Aralık 2013.
Tdk Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi: 1 Aralık 2013.
Turgut, N. (2011). Siyasal muhalefet onsuz olmaz unsurudur, Atılım Üniversitesi.
Yıldız., H. (2013). Türkiye’de parlamentarizm uygulamaları, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 4.(1).
***
CHP TARAFINDAN AÇIKLANAN "GÖLGE KABİNE MODELİNE" İLK YORUM VE KATKILAR!..
CHP, bakanları adam adama markaja alacağı gölge kabine modeline geçiyor. Peki hayata geçirilmesi planlanan bu modelle ilgili kim ne dedi? (GÜNCEL. 21 Temmuz 2011 Perşembe Haber: ARZU ERDOĞRAL)
CHP, GÖLGE KABİNE MODELİNE GEÇİYOR.
CHP bu uygulamayla bakanları adam adama markaja alacak. Konu ile ilgili konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin,  “Laf olsun diye gölge kabine kurmayacağız. Kabine üyelerini artık gölge gibi takip edeceğiz. Gölge kabine sayesinde artık mağdur veya şikâyetçi vatandaşın bir muhatabı olacak. Türkiye’de yeni bir muhalefet anlayışını hayata geçireceğiz” dedi. CHP’nin hayata geçirmeyi planladığı yeni hedefini farklı kesimlere sorduk. İşte yanıtlar…
GEÇ KALMIŞLARDI…
AK Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş İyi yada kötü yaparlar bizim iktidar partisi olarak bir şey söylememiz uygun değil. Bir yola çıkmışlar. Bugüne kadar yapmamaları büyük bir eksiklikti. Geç kalmışlardı. Başarılar diliyoruz kabinelerine!  
HEM CHP HEM TOPLUM AÇISINDAN FAYDALI OLUR
AK Parti Rize Milletvekili Nusret Bayraktar İyi niyetli çalışma olduğu sürece demokratik toplumlarda; sivil toplum hareketlerinin, muhalefetin yapıcı eleştirileri ve fikir üretmeleri faydalı olur. Muhalefetin kendine özgü "ben hükümet olsam şunu şöyle yaparım" demesi öneriler açısından faydalı olur. Aslında iktidarın çalışmalarına da güç katar. Böylece iktidar daha titiz, daha dikkatli olur. Bizim zaten çalışma anlayışımız, çıtamız çok yüksek. Daha yükseklere götürebilme açısından bir hizmet yarışı olur. Bu yarışta da iktidarın bu faaliyetlerine bir başka siyasi partinin ulaşması mümkün değil. Hayal edecekler, onların hayal ettikleri ise bizim yaptıklarımız kadar olur ancak. Biz 2023 vizyonu ile ülkenin gelecek temellerine hazırlık yapma çalışmalarını yürütürken onlar bizim yaptığımız çalışmaların programlarını alabiliyorlar. Bizi takip etmeleri bir gelişme aslında… Bu muhalefetin alternatif bir hükümet çalışması içerisinde olduğunu gösterir. Yapacakları bu tür çalışmalar hem CHP hem toplum için faydalı olur diye düşünüyorum.
GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN İSTEMEZ
Zaman Gazetesi Köşe Yazarı Hüseyin Gülerce CHP’liler gölge kabine kurarlarken bu işi sırf muhalefet etmek için yaparlarsa o zaman da atasözünde olduğu gibi “gölge etmeyin başka ihsan istemez” denilebilir.  Aslında batı demokrasilerinde böyle bir uygulama var. Bu kapsamda bütün ana muhalefet partileri ciddi bir çalışma yaparak, halkı bilgilendirmek için gölge kabineler kuruyor. CHP bu işi sırf hükümetin açıklarını arama yeni polemikler gündeme getirme gibi bir anlayıştan uzak olarak yapabilirse faydalı olur.    
POZİTİF MİSYON İKTİDARA KATKI SAĞLAYABİLİR
Bugün Gazetesi Köşe Yazarı Ahmet Taşgetiren Ana muhalefet partisinin böyle bir yapılanmaya gitmesini çok doğru buluyorum. Ama muhalefette anlamsız olan boykottu. Halkın ana muhalefet olarak görevlendirdiği bir partinin meclisi boykot gibi bir tercih de bulunması kabul edilemez bir şeydi. Fakat daha sonra ana muhalefet bundan vazgeçti; meclise girdi, yemin etti. Ana muhalefetin görevlerinden biri; Hükümetin icraatını denetlemek, ikincisi kendini iktidara hazırlamaktır. Normalde ana muhalefet yakın iktidar olarak görülür. Fakat CHP oy tabanı itibariyle iktidar olabilir mi? Yakın gelecekte iktidar alternatifi midir? Bu gibi sorular genelde olumlu cevaplandırılamıyor. Yakın veya uzak gelecekte CHP'nin tek başına iktidarı akla gelmiyor. Her şeye rağmen kendisini bakanlıklar seviyesinde ülkenin meselelerini anlamaya, değerlendirmeye, alternatif görüşler geliştirmeye yöneltmesini doğru buluyorum. Aslında kategorik karşı çıkmalar yerine daha pozitif bir muhalefetten söz edilebilir. Alternatif düşünceler üretebilir. Türkiye dünyada etkinliği artan bir ülke olduğu gibi bir yandan da sorunları olan bir ülke… Bu sorunların çözümünde de iktidarı tek başına bırakmak ana muhalefet stratejisi olarak görülmemelidir. Pozitif yönde muhalefet misyonu ifa edilebilir. Diyelim Kıbrıs sorununda, dünyadaki ekonomik bunalımında, Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde, terör konusunda çok hayati problemler var. Artı bölgenin çok hayati sancıları var. Bunun içinden yürüyerek Türkiye kendisine dünyada etkin bir rol arıyor. Ben ana muhalefet pozitif misyonunun iktidara katkı olabileceğini düşünüyorum.
GÖLGE KABİNE İLE BU İŞİN YÜRÜYEMEYECEĞİ CHP TARAFINDAN SÖYLENMESİ GEREKEN BİR SÖZ!
Gazeteci Yazar Fikri Akyüz Gölge kabine açıklanmadan önce CHP şöyle bir karar almıştı. Milletvekili çıkaramadığı yerlerde bazı milletvekillerini görevlendirdi. Örneğin Ankara Milletvekili Mardin'de sorumlu olacak diyerek bir çalışmaya gitti. Bu işin aslında tabiatına aykırı... Çünkü milletvekilleri her yerden sorumludur. Gölge kabinesi için ise şunu söylemek istiyorum. “Gölge etmeyin başka ihsan istemem.” Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nda Muharrem İnce, Nur Serter gibi isimlerin söylenmesi tamamen faciadır. Nur Serter'in neler yaptığını biliyoruz. Muharrem İnce'nin de öğretmen kökenli olmasına rağmen Milli Eğitim gibi çok önemli bir meselede tamamen ideolojik yaklaşımlarla meseleye bakıyor oluşu ciddi bir sorun. Bunun dışında gölge kabineyle ilgili söylenebilecek olan şu; birtakım gölge bakanların adı geçiyor, bu bakanlardan bazıları başbakan yardımcısı olarak gözüküyor. Tek tek isimlere baktığımızda birçoğu ideolojik takıntısı son derece yüksek olan isimlerden müteşekkil... Çok azda olsa meselelere akli yönden bakan kişiler var. Fakat kamuoyunda Süheyl Batum gibi, Nursel Serter gibi ideolojik çerçeveden bakan kişilerde yer alıyor. Gölge kabine meselesi yıllardır hep tartışılır. Gölge kabine staratejik açıdan da yanlış aslında. İktidar partisinde, birtakım bakanlar atanır. Bakan olamayanlar bakanlık beklentisi içinde olur. Bu nefsanî bir şey… Dolayısıyla kimse sesini çıkarmaz. Bir muhalefet partisinin gölge kabine oluşturması durumu da gölge kabineye giremeyen milletvekilleri açısından ciddi bir rahatsızlık oluşturur. İktidar değil ki 3 ay sonra kabine değişirse bende gelirim düşüncesiyle bir beklenti içine girmiş olsun! Gölge kabine Avrupa'da uygulanabilir. Çünkü halklar ve milletvekilleri arasında demokratik kültür yaygın. Meselelere ülkenin çıkarlarıyla ilgili bakma açısı olduğu için Avrupa'da işliyor. Ama Türkiye'de dediğim gibi iktidar olmakla birlikte insanların nefsani duyguları kabarır. Bunu yadırgayamazsınız. Mühim olan bunu eyleme sokarken bir tavır göstermemektir. Milli Eğitim Bakanlığı'na kendini layık gören birisi iktidarda iken bakan olamamışsa çok fazla rahatsızlık duymaz. Türkiye koşullarında söylüyorum bunu. Muhalefetten birinin bakan olması çok ciddi bir rahatsızlık doğurur. Gölge kabine tamamı ile taktik ve stratejik yanlışlık meselesi. Gölge kabineyle bu işin yürümeyeceği CHP açısından söylenmesi gereken bir sözdür. Önemli olan iktidara gelebilmektir. Ben hiç kimseye gölge olmak istemem demesi lazım. Kendi açısından konjonktürün en müsait olduğu zaman bile iktidara gelemeyen bu partinin gölge kabine ile meseleleri çözümlemeye çalışması herhalde ters tepecektir.
EKSİKLİKLER VAR AMA DOĞRU BİR GİRİŞİM!
Gazeteport Yazarı Ahu Özyurt Fikir olarak uzun süredir CHP'nin içinde konuşulan bir konuydu. Modelin biraz İngiliz modeline yakın olduğu anlaşılıyor. Fikir babasının Prof. Dr. Sencar Ayata olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü bu konular da o modeli en iyi bilen isim Sencar Ayata'dır… Anlaşılan o ki İngiliz modelini CHP üzerinde deniyor. İşçi Partisi modelinin egzersizini yapıyorlar. Fikir olarak doğru ve güzel… Fakat milletvekili ve bakanları tabandan kopuk çalışmaya sevk edecektir. Pek çoğu yeni milletvekili olan ve (bazıları partiye bile yeni girmiş isimler) kendileri mecliste AKP'nin performansına göre konumlandıracaklardır. Gerçek seçmenler yada ulaşmak istedikleri seçmenler dışında çok sağlıklı bir manevra olmayabilir. Doğal olarak CHP'yi defansif bir pozisyona çeker. Sadece hükümetin attığı adımlara karşılık verir. Anayasanın, demokratik açılımın konuşulacağı pek çok noktada açıkçası CHP'nin kendi içinden politika üretmesi bana göre gölge kabine veya bakan takibinden çok kendi öz politikasını belirlemesi açısından doğru olur. Aslında bu gölge kabine seçmen gözünde de büyük örneği kopyalamak gibi duracak. CHP seçmeni onlar ne yapıyorsa biz tepki veriyoruz gibi algılayacak. Tabi özgün metodlar üretebilirlerse parti içinde çok önemli bir egzersiz olabilir. Diğer milletvekillerinin bir kısmı yasama sürecinde çok yeni oldukları için belki bu dönem bu görevi almazlar. Ama Kemal Kılıçdaroğlu gerekirse kabineyi 6 ay sonra değiştirir. Yerine başka tecrübesi olan insanları alır. Meclis komisyonlarında ağırlık vermesini istediği kişileri meclis komisyonunda görevlendirir. Böyle de bir görevlendirme yapacağını görüyoruz. Elindeki insan havuzunu en iyi şekilde değerlendirecek gibi görülüyor. Sonuç itibarı ile İngiliz modeli bunu ağırlıklı olarak iki partili bir parlamentoda; yani Avam ve Lordlar kamarası olan bir parlamentoda kullanıyor. Şimdi TBMM'de 3 parti ve aynı zamanda oldukça karmaşık bir de bağımsız milletvekilleri grubu var. CHP'nin kendini gölge kabineyle tamamen AKP'nin kurduğu kabineye angaje etmesi diğer muhalefet partileriyle işbirliği alanını bana göre daraltır. Öte yandan onların kaygılarından faydalanma yada onların gündeme getireceği konuları takip etme refleksini de zayıflatabilir. Aynı zamanda tabanla irtibatın koparılması ve özgün bir politika üretilmesinin engellenmesine sebep verebilir.
CHP’NİN NE YAPACAĞINA CHP’LİLER KARAR VERİR
Akit Gazetesi Köşe Yazarı Abdurrahman Dilipak İyi bir adım ama nasıl yapacaklarına bağlı… CHP, bu konu hakkında eğer proje üretecekse (ki daha önce onları denediler ama söylemediler, bizim projemizi çalarlar diye... Nasıl bir siyaset anlayışıysa?) olumlu sonuçlar verir. Ama bir şey önermeyeceklerse, her şeyi eleştirmek insanları yoruyor, geri teper. Gölge bir kabine oluşturacaksanız kendi projenizi getireceksiniz. AK Parti’nin yaptığı anayasaya hayır demek, anayasa yapmak değil. Böyle değil şöyle olsun, sizin dediğinizin maliyeti bu, benim dediğimin şu tarzında bir haklılık mücadelesi yapmak gerekir. Ama CHP’nin bu zihniyetle yeni bir kabine oluşturması demek Bakanlıkların açığını yakalayıp bunu polemik konusu yapmak gibi bir anlam taşır. Bunun da bir faydası vardır aslında; AK Parti daha dikkatli çalışır, hareket alanı sağlanır. Necip Fazıl’ın bir sözü var; “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın” diye. Tabi burada konu düşman meselesi değil ama yıkıcı propagandanın iktidarın hem denetimini yoğunlaştıracağını hem de ona cevap verme adına daha aktif hale getireceğini düşünüyorum. Netice itibari ile CHP’nin ne yapacağına CHP’liler karar verir.
TOPLUM YARARINI GÖZETEN GERÇEK BİR MUHALEFET MODELİ DAHA İYİ OLUR
Yeni Şafak Gazetesi Köşe Yazarı Özlem Albayrak CHP, gölge kabine modeli ile muhalefet etme kararı almış. Bu kapsamda, kabine üyelerini gölge gibi takip edeceklermiş, bütün bakanlıkları takip etmek üzere de CHP’den bir isim belirlenmiş. Türkiye’de siyasal iktidarın en büyük handikabının;  karşılarında, tutarlı, faydalı, ayağı yere basan, ciddi bir muhalefet olmadığını düşünen biri olarak memnuniyetle karşılamam gerekirdi. Ama karşılayamıyorum, çünkü çok yakın bir zamana dek muhalefetten anladığı tek eylem, “çimlerin kesilme süresi hakkındaki kanun”u bile anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirmek olan bir CHP’den söz ediyoruz. CHP’nin kemik geleneklerini değiştirmeye çalışan ama değiştiremeyen bir siyasal parti olduğu da seçim sürecinde kanıtlandığına göre, söz konusu durum “köstek olma işini abartma” olarak bile yorumlanabilir.   Kaldı ki, kabinenin eyledikleri ortada, bu eylemleri tek bir kişinin takibine tahsis etmek birincisi, “geride kalan CHP’li vekiller ne iş yapacak?” sorusuna yol açar, ikincisi CHP yönetiminin tek kişinin takibindeki hata payının çoğalacağını düşünmedikleri anlamına gelir. Bu yöntem bana kalırsa muhalefet etme biçimi filan değil, olsa olsa CHP’nin klasik göz boyamacılığının ürünü olan yeni bir strateji. “Bakın bakın milletin yararı için muhalefet görevimizi nasıl da yerine getiriyoruz” diye kendini gösterme çabası içine girmek yerine, eylemleriyle bunu ortaya koysalar ve toplum yararını gözeten gerçek bir muhalefete imza atsalar, daha iyi olurdu sanki. Umudum yok ama bakacağız.
DEĞİŞİKLİK POLEMİĞİ DEVAM ETTİREN İSİMLERLE YAPILIRSA BAŞARI GETİRMEZ
Siyaset Bilimci Dr. Murat Yılmaz Doğru bir model… Ana muhalefet partisinin hükümeti değerlendirirken birebir takip edecek olması önemli fakat bu iş iyi yapılırsa ortaya verimli neticeler çıkarılabilir. Hem ana muhalefet partisi açısından, hem kamuoyu açısından önemli. Hem de hükümettin ne yapıp ettiğini bu muhalefet karşısında açıkça ortaya koyabilir. CHP'nin böyle bir gayrete girmesi şu bakımdan önemlidir; CHP şimdiye kadar ideolojik gerekçelerle muhalefet ediyordu. Gölge kabineyle ideolojik gerekçeler ötesinde bir pratiği değerlendiren, ideolojik perspektifin ya da katı ideolojik perspektifin dışında bir şey yapabiliyorsa bu anlamlı olur. CHP'nin bugüne kadar yaptığı gibi; rejim ekseninde muhalefet ve polemiği devam ettirecek isimlerle bu değişiklik yapılırsa bir başarı getirmez. Sadece şimdiye kadar olduğu gibi CHP'nin bu rejim üzerinden yaptığı muhalefetin başarısızlığıyla sonuçlanır.
ON5YİRMİ5.COM - CHP'nin "Gölge Kabine Modeline" İlk Yorumlar!
kaynak: http://www.on5yirmi5.com/haber/guncel/olaylar/51208/chpnin-golge-kabine-modeline-ilk-yorumlar.html

20 Aralık 2018 Perşembe

UNUTMAYIN: -Büyük karanlıklar bir-iki mumla değil, ancak binlerce mumla aydınlanır. -Günlerinizi biçtiğiniz ekinlerle değil, ektiğiniz tohumlarla değerlendirin. R. L. Stevenson -Hedefi olmayan heyecan duymaz, heyecan duymayan çalışmaz, çalışmayan eser vermez. Eser vermek, hedefle olur. (Cihan Dura) -Büyük başarıIar, ancak küçük işIer titizIikIe ve sabırla yapılarak elde edilir.(Cihan Dura) İNSAN DEDİĞİN, KURBANLIK KOYUN GİBİ SIRASININ GELMESİNİ BEKLEMEZ.

ATATÜRKÇÜLER NE YAPMALI: DOKUZ FAALİYET ALANI
Prof. Dr. CİHAN DURA
Çaresizseniz, bir kurtarıcı beklemeyin, kurtarıcı siz olun. MKA
Umutsuz durum yoktur, umutsuz insan vardır. Ben hayatımda hiçbir zaman umutsuz olmadım. MKA
Büyük başarıIar, ancak küçük işIer titizIikIe, sabırla, sırayla yapılarak elde edilir. CD
PLAN
I) ORTAK BİR DÜŞÜNME SİSTEMİ
II) EĞİTİM HİZMETLERİ
III) BİLGİLEME HİZMETLERİ
IV) KÜLTÜR HİZMETLERİ
V) HALKLA KAYNAŞMA FAALİYETİ
VI) EKİPLER KURMAK
VII) PLATFORMLAR KURMAK
VIII) DİĞER FAALİYETLER
IX) GENEL TAVSİYELER

* * *
I) ORTAK BİR DÜŞÜNME SİSTEMİ
1) Bugün Atatürkçülerin en büyük sorunu bir araya gelip birlik oluşturmadaki başarısızlıklarıdır. Bölük pörçük, anlık, gelip geçici, daldan dala düşünce ve duygu bildirimleri, eleştiri ve tartışmalarla, bireysel kalan çalışmalarla bir yere varılamıyor. Kafalarda ortak fikir, ortak kavram ve önermeler yok. Bu yüzdendir ki, yürekler ortak çarpmıyor, eller ortak iş yapmıyor. Oysa, Atatürkçüler ancak ortak fikir, ortak duygu, ortak eylem sahibi olurlarsa birlik olabilirler!
2) İşin başında ortak fikir geliyor. Ortak fikir ise ortak bir öğreti ile mümkündür. Başka bir deyişle ortak fikir ancak ortak bir öğreti içinde düşünülür, muhakeme edilir, değerlendirilir, konuşulursa gerçekleşir. Kısacası, Atatürkçüler ancak ortak bir öğreti, ortak bir program çerçevesinde hareket ederlerse, ortak bir düşünme ve tartışma, ardından ortak bir duygu ve iş yapma zeminine kavuşurlar.
3) Atatürkçülerin ilk yapacağı iş ortak bir düşünce sistemini benimsemektir. Bu nitelikte olan bir programı, yani Atatürk Öğretisi’ni Birinci Görev Okulu’nda (1.GO) bulabiliyoruz. Birinci Görev Okulu Atatürkçü Düşünce’yi en doğru şekilde öğrenmek ve öğretmek, bu bilgiyi kullanmak, Atatürkçülere ortak bir düşünme zemini oluşturmak amacıyla kurulmuştur.
II) EĞİTİM HİZMETLERİ
4) DERS AÇIN: Örnek: Atatürk’ü, Cumhuriyetimizi, Millî Mücadele kahramanlarımızı, Cumhuriyetimize kanat gerenleri tanıtın.
5) AİLE İÇİ EĞİTİM verin. Aile içinde aile üyelerini, çocuklarınızı, yakınlarınızı Atatürk, Atatürkçü öğreti ve Cumhuriyetimiz hakkında bilgilendirin, eğitin. Devlet artık Atatürkçü kuşaklar yetiştirme hedefini terk etmiş bulunuyor. Anneler, babalar, görev artık size düşüyor. Aile içinde küçük bir OKUL açın. Çocuklarınızı Atatürkçü yurtseverler olarak artık siz yetiştirin.
6) KURSLAR AÇIN: Kendi yetenek ve uzmanlığınıza göre, imkânlarınızın elverdiği ölçüde veya imkân yaratmak için çaba göstererek kurslar açın. (Örnek: Bilgisayar, resim kursu; Türkçe, güzel konuşma, yazarlık kursu gibi.
7) BURS VERİN, KİTAP ARMAĞAN EDİN: Atatürkçü, yurtsever, ahlaklı, millî değerlerimize bağlı, ihtiyaç sahibi öğrencilerimize maddi durumunuz ölçüsünde burs verin, yardımda bulunun. Burs vereceğiniz çocuklar veya gençler; ilk, orta veya yüksek öğretim öğrencisi olabilir. Çevrenizi de bu hizmete teşvik edin. Bu çalışmanızı birkaç arkadaş bir araya gelerek veya bir dernek veya benzeri bir kuruluş bünyesinde de yapabilirsiniz. Tanıdıklarınızı, yurttaşlarınızı kitle ulaşım araçlarını kullanarak kampanyaya katabilirsiniz. Mümkünse, sadece maddi destek sağlamakla yetinmeyin. Onlara, diğer gerekli yönlerden de, örneğin Atatürk’ü ve Cumhuriyetimizin temel değerlerini tanıtma ve sevdirme amacıyla da yardımcı olun. Konferanslara götürün. Eğitim düzeyleriyle uyumlu, Cumhuriyetimizi ve Atatürk’ü anlatan kitaplar armağan edin.
8) KİTAP veya MAKALE TANITIMI yapın. Seçtiğiniz bir yazarın kitabını veya makalesini tanıtın, bir kez değil, her fırsatta... Bu tür tanıtım yazılarını başka kaynaklardan da bulabilirsiniz. Siz de eklemeler yapabilirsiniz. Kitabın, makalenin tamamını veya ilginç bulduğunuz bir bölümünü de özetleyebilirsiniz. Çalışmanızı yayınlayın, geniş kitlelere ulaştırın.
9) YAPIT İÇERİĞİNİ TANITMA, ALINTILAMA: Başta yukarda belirttiklerim olmak üzere, Cumhuriyetimize bağlı yurtsever yazarlarımıza ait bir kitap veya makale edinin, okuyun. Çoğu insan uzun yazılardan uzak duruyor. Küçük alıntılar yapın, gerektikçe kısa özetler yapın. Sosyal medyada yayınlayın. Yaptığınız özeti- fotokopisini alarak çevrenizde dağıtın, onlar da başkalarına ulaştırsın. Derneklere, kuruluşlara, gazetelere, bildiğiniz diğer adreslere yollayın. Arkadaşlarınızla, komşularınızla sohbet ederken, sözünü edin, anlatın, yorumlayın. Bu amaçla birkaç arkadaş bir araya gelerek grup da oluşturabilirsiniz, işbölümü de yapabilirsiniz.
10) YARIŞMALAR Yarışma düzenleyin. Çocuklara, gençlere bir kitap, bir yazı metni verin. Okumalarını sağlayın. Sonra kitap veya yazı üzerine oluşturduğunuz sorularla bir yarışma düzenleyin. E iyi yanıt sahiplerine ödüller verin.
11) OKULLARA YARDIM Yardıma muhtaç köy okullarına kullanılabilir, temiz veya yeni kitap, kırtasiye, her türlü ders materyali ve gereçler, spor malzemesi, … gönderin. Bu faaliyetinizi bireysel olarak, arkadaşlarınızla veya kurumunuzla gerçekleştirebilirsiniz. Bu okullarla bağlantınızı sürekli kurun.
III) BİLGİLENDİRME HİZMETLERİ
12) Bilgi Yayma Faaliyeti
Bu hizmet bütün yurttaşlarımıza yöneliktir. Konular şunlar alabilir:
a) Acil ülke sorunları, tehlikeler, çözümleri hakkında uyarıcı yayınlar, konuşmalar yapın. Sorunlara örnekler: Dış ekonomik ilişkilerde aşırı liberalizm. Yabancılara toprak satışı. Özelleştirme: Devlet fabrika ve tesislerinin satılması. Aşırı dış borçlanma. Aşırı yabancı sermaye girişi. Etnik ve Dinî bölücülük. Nüfus yapımızın göçlerle bozulması. Tarım sektörünün çökertilmesi, GDO’lu tohumlar. Kadına ve çocuklara şiddet ve taciz, …
b) Atatürk, Millî Mücadele, Cumhuriyetimiz.
c) Millî Mücadele kahramanlarımız, Cumhuriyetimize Kanat Gerenler. Günümüzde Atatürkçü eser ve düşünce için çalışanlar, kavram ve kişi içerikli bilgilendirme. Yapıtlar, bunlardan alıntılarla bilgilendirme.
Hazır olan, başkalarına ait bilgi ve belgeler de kullanılabilir.
13) Yöneticileri Aydınlatma Faaliyeti
Muhataplar: Siyasetçiler, milletvekilleri, partiler; dernekler, sendikalar, üniversiteler, (bu kurumların önde gelen mensupları… Konular: Muhataplara düşen görev ve sorumluluklar; ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunlar, tehlikeler, çözüm önerileri. Faaliyet şekli: Kısa notlar, kitap ve makale tanıtımı, hazır belgeler kullanılabilir.
14) Girişimleri Destekleme ve Tanıtma Faaliyeti
Mevcut birlikler ve dernekler, yeni kurulanlar… Bunların faaliyetlerini, toplantılarını, konferanslarını, seminerlerini duyur, haber ver.
IV) KÜLTÜR HİZMETLERİ
15) Dernek, Konferans, Seminer, Kurs, Gösteri ve Mitingler
a) Atatürkçü, Cumhuriyetimize bağlı derneklere üye olunuz, platformlara katılınız. Üyeyseniz bulunduğunuz dernekte seminerler ve kurslar açılmasını, konferanslar verilmesini teşvik ediniz. Aktif olunuz, kendiniz de görev alınız.
b) Aynı amaçla Atatürkçü ve Cumhuriyetçi aydınlarımızı kentinize davet ederek konferanslar verdiriniz. Bunlara özellikle halkın, gençlerin, öğretmenlerin katılımını sağlayınız. Cumhuriyetimizin önemi, karşı karşıya bulunduğu sorunlar ve çözüm yolları, neler yapılması gerektiği konularında halkımızın sürekli olarak bilgilendirilmesini sağlayınız.
c) Gösteri, yürüyüş, miting ve toplantılara katılınız. Herhangi bir şekilde öğrendiğiniz toplantıları, konferansları, söyleşileri, yapılacak yürüyüş ve mitingleri elinizdeki her türlü imkânı kullanarak çevrenize, arkadaşlarınıza, halkımıza duyurunuz.
16) Özel Sohbetler: Aile bireyleriyle, tanıdıklarla, arkadaşlarla bir araya gelindiğinde, sohbetin bir bölümünü Atatürk ilkelerine, Cumhuriyetimize ayırın. Dünyada ve ülkemizde olup bitenleri Atatürk ilkeleri ışığında değerlendirin, yorumlayın. Ancak bu sohbetler gelişigüzel, dereden tepeden olmamalı, elden geldiğince önceden hazırlanarak bilinçli bir şekilde yapılmalıdır. O günün Cumhuriyet tarihimizdeki yeri ve önemi hatırlanabilir, gerekli bilgi alışverişinde bulunulur.
17) Kitap Okutma: İlkokul öğrencilerini belirli alanlarda (açık alan da olabilir) bir araya getirin, her birine okumaları için aynı kitabı hediye edin. Uygun bir süre verin (3 gün, 1 hafta, 10 gün,… gibi). Süre bittikten sonra kitap hakkında belirli bir günde yine bir araya getirerek sınava tabi tutun. Süreci makul şekilde farklılaştırabilirsiniz. Dereceye giren öğrencilere ödüller verin. Bu faaliyet ayrı ayrı ortaokul, lise, üniversite düzeylerinde de gerçekleştirilebilir. Faaliyet bir dernek bünyesinde veya birkaç kişi bir araya gelerek yürütülürse, daha iyi ve kolay sonuç alınır.
18) Meslekle Bütünleştirme: Mesleğini, yeteneklerini vatanın, Türk milletinin iyiliği, Atatürk ve Cumhuriyetimizin tanınması ve korunması için kullan. Şairsen, bu yolda şiirler yaz. Ressamsan tablolar yap. Edip isen bu yolda öyküler, romanlar kaleme al. Yazarsan, Cumhuriyetimiz, Atatürk ve dava arkadaşları hakkında araştırmalar yap, kitaplar yaz. Öğretmensen, her fırsatta öğrencilerini Cumhuriyetimiz konusunda aydınlat, ilgi yarat, sevgi aşıla. Firma sahibi isen, firmana Cumhuriyet tarihimizle ilgili adlar ver. Yanında çalışanları Cumhuriyetimize sahip çıkmaya teşvik et. Cumhuriyetimiz ve Atatürkçülük çizgisinde faaliyette bulunan kuruluşlara, derneklere destek ol. Anne ve baba isen isen, evine Atatürk ve Cumhuriyet resimleri as. Çocuklarını eğit, ona Atatürk ve Cumhuriyet’le ilgili kitaplar al, oku. Çocuklarına Türkçe adlar ver.
Bu yöntem diğer bütün meslekler için de geçerlidir.
19) Gezi ve Turlar: Başta bulunduğunuz kenttekiler olmak üzere, Cumhuriyetimizin, Atatürk’ün, Cumhuriyetimize kanat gerenlerin yaşadığı tarihî mekânları ziyaret ve bıraktıkları hatıraları görmek amacıyla yapılan gezi ve turlara katıl. Kendin de bu nitelikte geziler düzenle, arkadaşlarınla işbirliği yap, teşvik et. Bu gezilere özellikle gençlerin katılımını sağla. O mekânları ve hatıraları sahiplen, korunmalarını gözet. Haklarında bilgi sahibi ol. Bilgini artır, katılımcıları aydınlat, bilinçlenmelerine yardımcı ol.
20) Bayramlaşma ve Anmalar: Millî bayramlarda karşılıklı sözle, mesaj yoluyla kutlamalar yapın. Bir araya gelerek toplu bayramlaşmalar yapın. Bayramlaşmayı aile içinde de yerine getirin. Bundan başka, 23 Temmuz Erzurum Kongresi, 4 Eylül Sivas Kongresi, 23 Nisan 1920 Meclis’in açılışı,… gibi önemli günleri de unutmayın. Bu gibi günleri aile içinde, arkadaşlar, komşular arasında anın, kutlayın, birbirinizi bilgilendirme aracı haline getirin. Birbirinize o günle ilgili yapıtlar tavsiye edin, kitaplar armağan edin.
V) HALKLA KAYNAŞMA FAALİYETİ
21) “Halkla kaynaşmak” Halkçılık ilkesinin başlıca unsurlarındandır. Aydınlar tarafından gerçekleştirilir. Yurdunu ve halkını seven, kendisini yetiştiren, varlığını ve bilgisini halkın hizmetine koşan herkes aydındır.
a) Aydın halkın arasına girmeli, onunla kaynaşmalı, ondan esinlenmelidir. Fikirlerini halkın ruhundan almalıdır. Halkla kaynaşmak kendiliğinden olmaz; bilinçli ve hazırlıklı olarak aydınların halka gitmesiyle, halkla bütünleşmesiyle olur. Aydınlar halkı tanır, bilinçlendirir, bilgilendirirler.
b) Aydın halkımızın toplumsal düzeyini yükseltmek için çalışır. Halkı tanır, eksiği nedir, görüp gösterir. Aydın hem halka yol gösterir hem ondan esinlenir. İyi günde, kara günde, her olayda milleti aydınlatır, uyarır; kurtuluş yolunu gösterir. Yurttaşları ulusal hedeflere yöneltir.
c) Aydınlar, gençler hangi hedeflere, ne için yürüdüklerini ve ne yapacaklarını önce kendi zihinlerinde iyice kararlaştırmalı, onları halk tarafından iyice sindirilebilir ve kabul edilebilir bir hale getirmelidir. Ancak ondan sonradır ki, işe başlamalıdır. Aydınlar amaçları için örgütlenmeli, platformlar oluşturmalı, dernekler kurmalıdır. Halkı araştırmalı, halkın arasına girerek sorunlarını öğrenmelidir.
22) Yukarda saydığım işleri kendisine görev bilen aydına, gençlere “halk dostu” diyebiliriz. Halkın dostlarının bu yolda çalışırken uymaları gerekli olan kuralları aşağıda sıralıyorum.
a) Halk dostları bir topluluktur. Kendilerine özgü bir kültürü, işlerin nasıl yapıldığını gösteren ortak değer, inanç, tutum ve davranışları vardır. Atatürkçü yurtseverlerdir. Faaliyetin başarısı ve sürekliliği bunlarla sağlanır.
b) Halk dostu halkla candan dostluk kurar. Onu tanımaya, kendini tanıtıp anlatmaya çalışır. Halkı küçük görmez, asla üstünlük taslamaz. Tüm işi karşılıklı tanışıp kaynaşma, karşılıklı etkilenmedir.
c) Halk dostunun, davasını yansıtıcı bir kimliği olmalıdır. Bu kimlik kendini konuşma şekli, görünüş, hareketler, giyim tarzı ile gösterir. Bunlar ne kadar özgün ve farklı ise, muhatabın ilgisi o ölçüde çekilmiş olur.
d) Halk dostu; insan psikolojisi, yurttaşlarının tutum ve davranışları, gelenekleri, tercihleri konusunda yeterli bilgi sahibi olmalıdır.
e) Halk dostları başlıca şu niteliklere sahip olmalı, bunları geliştirmeli veya kazanmaya çalışmalıdır: ikna yetenekli, gözlemci, özgüvenli, dışa dönük, girişken, kültürlü olmalı, rahat ve yalın konuşmalı, takım ruhlu, güleç yüzlü, dürüst, çalışkan, bakımlı.
f) Halkın dostu ikna yöntemini kullanır. Dürüst olur, propaganda yapmaz. Baskı yapmaz, kararı muhataba bırakır. Odaklanma belli bir kitleye yönelik olmalıdır. Yer, zaman ve konu doğru seçilmelidir.
g) Halkın dostu; muhatabının ihtiyaçlarını, beklentilerini, emel ve hayallerini, sorunlarını, düşündüğü çözüm yollarını öğrenmeye çalışır. Bunları belleğine kaydeder. Sohbetini bu konular çerçevesinde sürdürür. Kendi düşünce ve duygularını bu konular çerçevesinde dile getirir.
h) Konuşma ve görüşmelerinde şu hususlara dikkat eder: Sabırlı, nazik ve güler yüzlü olmalıdır. Muhatabın eğitim durumu ve toplumsal statüsüne göre davranıp konuşmalıdır. Sade ve anlaşılır bir dil kullanmalı, argodan kaçınmalıdır.
i) Çalışmaları ve gerekli bilgileri hedef kitlelere ulaştırmak amacıyla gerektiği ölçüde kitapçıklar, broşürler, afiş ve pankartlar, bültenler, yıllıklar ve benzeri çeşitli yazılı araçlar kullanır.
j) Halkla sağlıklı ve etkili bir iletişim için: doğal olmak, tutarlı olmak, güven vermek, anlayışlı ve saygılı olmak, yargılamamak, yapıcı olmak, kişileri değil problemi öne çıkarmak, ilgili ve farkında olabilmek, doğru ve açık bir dil kullanmak gerekir.
k) Muhatapla emredici, tehditkâr, eleştirici ve alaycı şekilde konuşulmaz. Nutuk çekilmez, sohbet edilir. Muhatap yargılanmaz, suçlanmaz. Sabır ve anlayışlılık, tavır ve yüz ifadesi, hitap şekli, sesin tonu çok önemlidir.
VI) EKİPLER KURMAK
23) Cumhuriyet değerlerimize saldırılar devam ediyor.
Atatürkçüler!... Gençliğe Hitabe, Bursa nutku ne diyor? Cumhuriyetimize, Devrimlerimize sahip çıkın, diyor. Peki, nasıl? Duygusuz, tepkisiz kalmayarak… boş, verimsiz, bayat laf ve eleştirilerle geçiştirmeyerek. Devrim düşmanları bütün cesaretini sizin hareketsizliğinizden, etkisizliğinizden alıyor. Üç beş kişinin yazıp çizmesiyle bu işler yürümez, sonuç alınmaz. ‘Ben ne yapabilirim’ demeyin. Herkesin yapabileceği bir şey mutlaka vardır. Ormanı yanan serçenin kanat çırpışları hatırlatıcınız olsun.
Aranızda yakın arkadaşlar bir araya gelerek halkı bilgilendirici, aydınlatıcı ekipler kurun. 2-3 kişi bir araya gelseniz, o bile yeter. Türkiye ölçeğinde bu ekipler bir değil, onlarca, daha fazla olmalı.
24) Aşağıda örnek olarak verdiğim ekipler kurulabilir, bunlara benzer ekipler kurulabilir:
a) Cumhuriyet ve Atatürk için Aile-içi Eğitimi Yayma Ekipleri (CATAY)
Aile-içi Eğitim faaliyetini toplumumuza benimsetmek ve ülke çapında yaymak için, 2-3 kişi bir araya gelerek “Cumhuriyet ve Atatürk için Aile-içi Eğitimi Yayma Ekipleri” (CATAY) kurunuz. Bunların sayısı yurt çapında yüzleri bulsun, geçsin.
İŞBÖLÜMÜ -Aile içi eğitimin gerekçe ve faydalarının belirlenmesi, -Aile içi eğitimde kullanılacak dokümanların belirlenmesi, -Eğitimin nasıl yürütüleceği hususunun belirlenmesi, -Bütün bunların her türlü iletim aracı kullanılarak yurttaşlarımıza duyurulması.
b) Cumhuriyet’e ve Atatürk’e Yönelik Saldırıları Takip Ekipleri (CASAT)
Öyle bir zaman gelir ki: “yalnızca yaptıklarınızın bir anlamı vardır. Ne dediğiniz, ne düşündüğünüz, ne yazdığınız hiç önemli değildir.” Bugün, tam da öyle bir zamandayız. İşte bu yapmanız gerekenlerden en kolay biri: Cumhuriyetimize ve Atatürk’e yapılan saldırıları takip etmek, karşılıksız bırakmamak, yurttaşlarımızı sürekli aydınlatmak! Bu amaçla birkaç arkadaş bir araya gelin, takip ekipleri kurun. Daha fazla bilgi sahibi olmak için tıklayınız:
c) Türkiye’nin Kaynaklarını Sahiplenme Ekipleri (TÜRKAS)
Bir Atatürkçü doğamıza, tarihimize, kültürümüze yönelik yok etme saldırılarına kayıtsız, tepkisiz kalmaz. Cumhuriyetimize, onun ekonomik ve kültürel kaynaklarına sahip çıkar. Yakın arkadaşlar bir araya gelir, ekip kurarlar. Adı örneğin "Türkiye'nin Kaynaklarını Sahiplenme ekipleri" olabilir. Aralarında işbölümü yaparlar. Gündemi, olup biteni takip eder, belirledikleri zararlı faaliyetleri yakından izlemeye alırlar. İlgili kuruluşlara bildirir, onlarla işbirliği yaparlar. Halkı aydınlatırlar. Türkiye ölçeğinde bu ekipler bir değil, onlarca, daha fazla olmalıdır. Bu da zamanla gerçekleşir. Giderek aralarında iletişim kurarlar, birleşir, büyük bir güç merkezine dönüşürler.
VII) PLATFORMLAR KURMAK
25) Mahallene, ilçede, köyde platformlar oluşturun.
a) Platformunuza ülkenin, çevrenizin sorunlarını dile getiren isimler verin. Örnekler: “Vatan bir bütündür, bölünemez”, “Toprağıma, suyuma dokunma”, “Sağlığımla oynama”, “Bağımsız yargıyı geri istiyorum”, “Çocuklara Dokunma” , okulumuzu dönüştürme...
Platform; belirli bir alanda ortak bilgi ve fikir geliştirme, paylaşma ve tartışma, yayma ortamı veya topluluğudur. Platformunuzu hiçbir siyasi partiyle ilişkilendirmeyin. Sadece ülke sorunlarına odaklanın. Hangi partiden olursa olsun, tanıdıklarınızı platforma ekleyin.
b) Diğer platformlarla Internet üzerinden bağlantı kurun. Yasaları çiğnemeden, yasal çerçevede ülke sorunlarını dile getirin. Örnekler: Eğitim, Diyanet, İşgal edilen Ege Adalarımız, Kıbrıs, tarım ve hayvancılık, Ordu üzerinde devam eden operasyonlar, sağlık, ihaleler, yolsuzluklar… Her sorun üzerinde beyin fırtınası yaratın. Sorunları yaratan bakanlık, kişi ve kurumlara caydırıcı mektuplar gönderin. Herkes kendi bölgesindeki sorunlara, haksızlığa uğrayan işçiye, çiftçiye, esnafa, köylüye sahip çıkmalı.
26) Somut örnekler:
- Kıbrıs için Dışişleri Bakanlığına, hükümete, Saray’a meşru, ülkemizin sahipsiz olmadığını gösteren mektuplar gönderin.
-Vergiler işçinin, emeklinin, memurun, köylünün sırtına yüklenmiştir. Bu adaletsiz sisteme karşı etkili sloganlar oluşturup sayfalarınızda paylaşın.
- Askeri hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi. Askeri okulları kapattılar. Askerlere başlatılan operasyonlar devam ediyor. Bir yıl içinde teğmen olarak mezun olanlar, vatanımızı nasıl koruyacak? Bu rezillikleri sloganlar üreterek gündeme taşıyın.
-Okullarda yaşanan dönüştürme amaçlı, etik dışı olaylara karşı durun. Hangi veli sorun yaşıyorsa, onu yalnız bırakmayın. Okul müdürlerine, Milli Eğitim Müdürlerine, Valilere yasal çerçevede tepki koyun.
-Toprağa gömülen madencimize, devletine sahip çıkıyor diye yargıyla tehdit edilen aydınımıza, kendilerinden olmadığı için sürülen memurumuza sahip çıkın. Tarihimize, kültürümüze, dilimize yapılan saldırılara karşı durun.
-Mandacı etki ajanlarını içine alan her siyasi partiye tepki gösterin.
-Mütareke basını ve televizyonlarında Cumhuriyetimize yönelik yıkım programları yapıldığında, protesto edin; öyle ki, santralleri kilitlensin.
27) Bu faaliyetler Türk yurdunu, Türk egemenliğini hedef alanlara uyarıdır. Bu yapılanmayla korku duvarı da aşılmış olacaktır. Ülkemizin derdiyle dertlenenler birbirini tanıyacak, bir araya gelecektir. Değişik konularda bilgisi ve fikri olanlar olacağından, herkes birbirine katkı sunacak, zamanla ortak akıl oluşacaktır.
Unutmayın ki, mücadele; iyilerle kötüler arasındadır, vatanseverlerle vatansızlar arasındadır.
VIII) DİĞER FAALİYETLER
28) Mevcut Kuruluşlardan Yararlanma: Ülkemizde mevcut bulunan Atatürkçü ve yurtsever dernek, ocak, vakıf, enstitü, platform, yayın gibi kuruluş ve oluşumlardan faydalanmanın yollarını arayın. Bunlara:
a) Girişim veya kuruluşunuz hakkında bilgi verin, kendinizi tanıtın. Ortak hareket ve işbirliği imkânlarını araştırın.
b) Gözlem, görüş, çözüm ve eleştirilerinizi iletin.
c) Onların deneyim ve birikimlerinden faydalanın. Örnek: ADD, ÇYDD, Türk Ocakları (milliyetçilik, …), medya-basın, TV kanalları, radyolar…
29) Tarihî Miras ve Değerlerimiz: Bulunduğunuz yerdeki Cumhuriyet tarihimize ait maddî ve manevî eserlerle, bina, heykel ve benzeri emanetlerle ilgilenin, takip edin, zaman zaman ziyaret edin.
a) Haklarında bilgi sahibi olun. Yeni kaynaklara başvurarak bilginizi artırın.
b) O eserleri arkadaşlarınıza, çevrenize, yurttaşlarına tanıtın, yazılar kaleme alın, konferanslar verin.
c) Eserlerin durumlarını gözlemleyin, bekçiliğini yapın. İhmaller ve saygısızlık görürseniz, ilgilileri uyarın; düzeltilmesi için şahsi gayret gösterin, gerektiğinde kamuoyuna duyurun.
d) Unutulmuş, gün yüzüne çıkmamış, Cumhuriyet tarihimize ait başka eserler olabilir. Bunların da ortaya çıkarılması ve muhafazası için elinizden geleni yapın. Bu faaliyetinizi imkânlarınız ölçüsünde, diğer kentlerimize de yayın.
30) Cumhuriyetimiz ve Atatürk Aleyhinde İftira ve Eylemler:
a-Cumhuriyetimize, Atatürk'e iftira atanları, haklarında yalan uyduranları, hakaret edenleri takip edin. Sahtekârlıklarını iletilerle yüzlerine vurun. Kendiniz yazı kaleme alarak veya diğer güvenilir hazır yazı ve belgeleri kullanarak kamuoyuna bu isnatların yalan olduğunu duyurun, asıl gerçeği gösterin. Durumu ilgili makamlara bildirin. Harekete geçenleri destekleyin.
b- Çalıştığınız kurumda, bulunduğunuz çevrede Cumhuriyetimize, Atatürk ilkelerine aykırı uygulama, davranış ve konuşmalar yapılıyorsa, bunlar karşısında sessiz kalmayınız; en azından yakınlarınıza, çevrenize, ilgili makamlara, kamuoyuna duyurunuz, çözümler öneriniz.
c) Haksız yere ithamlara, takibata maruz kalan, Cumhuriyetimizi, Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü savunan, bu yolda iş yapan düşünür ve yazarlarımıza, yurttaşlarımıza sahip çıkın, destek olun.
31) Yerel Sorunlara Sahip Çıkma: Parti çekişmelerinin kısır çarkları arasında törpülenip kaybolmak yerine, kendi çevrenizde gücünüz ölçüsünde, bir arada, işe yarar faaliyetlerde bulunun. Her ilin, her ilçenin, her köyün sorunları vardır. Yurdun dört bir yanında partiler üstü birlik içinde: örneğin, sağlık, eğitim yardımı organize edin, mahalleyi bir araya getirip kütüphaneler kurun, tohum takas yerel ürün pazarları açın. Başka benzer faaliyetlerde bulunun, örnek olun.
32) Katılımcı Demokrasi Çalışması: Türkiye’de demokratik kurumlar, örneğin Meclis, görevini gerektiği şekilde yapmıyor. Siyasi parti üst yöneticileri de öyle. Millî İrade’yi tanımıyor, saymıyor, umursamıyorlar. Tek şahıs, lider hâkimiyeti geçerli. Bir milletvekili; görevinin, liderin arzularını yerine getirmekten, liderin talimatına göre hareket edip el kaldırmaktan ibaret olduğunu sanıyor. Bu durum; Türkiye’de millet egemenliği olmadığını, demokratik rejimin artık işlemediğini, ıslah edilmesi gerektiğini gösteriyor. Bu önemli sorun karşısında Atatürkçüler ne yapmalıdır?
a) Birincisi, katılımcı demokrasiyi yerleştirici ve geliştirici yönde faaliyette bulunmalıdır (Arkadaşlarınızla kentinizin, mahallenizin, kurumunuzun,… sorunlarını öğrenin, dile getirin, sorumlu makamlara iletin. Gösteriler, yürüyüşler, toplantılar düzenleyin.) Yakınlarınızı, çevrenizi, halkınızı fikir ve taleplerini ifade etme, yanlış uygulamaları protesto etme, direniş mitingleri düzenleme konusunda bilgilendirin, bilinçlendirin.
b) İkincisi, milletvekilleri ve diğerlerini, görevleri hakkında bilgilendirin (Bunun için bakınız: II.) BİLGİLEME HİZMETLERİ: 2.) Yöneticileri Aydınlatma Faaliyeti).
IX) GENEL TAVSİYELER
33) Yetenek ve imkânlarınıza göre yukarda belirtilen çalışma ve hizmetlerden birini veya birkaçını seçiniz ve sürekli faaliyet gösteriniz.
34) Çalışmaları tek başına, birkaç arkadaş bir araya gelerek yürütebilirsiniz. Bir ekip oluşturmak, işbölümü yapmak çok daha iyi sonuç verir. Katkınızı bir kuruluş, platform, dernek çerçevesinde de gerçekleştirebilirsiniz. Ancak asıl verimli olan, birlikte çalışmaktır. Bundan başka yakınlarınızı, arkadaşlarınızı, çevre, komşu ve meslektaşlarınızı aynı türden faaliyetlerde bulunmaya davet edebilirsiniz.
35) Faaliyet için şu araçlar kullanılabilir: Toplantı, sosyal medya, WEB sitesi, e-posta, mektup… Bilgilendirmeler mümkün olduğu kadar kısa olmalıdır. Daha fazla açıklama gerekiyorsa, asıl metne gönderme yapılır. Faaliyetler sosyal medya, diğer kitle haber araçları yoluyla topluma ulaştırılmalıdır.
** * ** ** * **
UNUTMAYIN:
-Büyük karanlıklar bir-iki mumla değil, ancak binlerce mumla aydınlanır.
-Günlerinizi biçtiğiniz ekinlerle değil, ektiğiniz tohumlarla değerlendirin. R. L. Stevenson
-Hedefi olmayan heyecan duymaz, heyecan duymayan çalışmaz, çalışmayan eser vermez. Eser vermek, hedefle olur. (Cihan Dura)
-Büyük başarıIar, ancak küçük işIer titizIikIe ve sabırla yapılarak elde edilir.(Cihan Dura)
İNSAN DEDİĞİN, KURBANLIK KOYUN GİBİ SIRASININ GELMESİNİ BEKLEMEZ.

19 Aralık 2018 Çarşamba

Atatürk Okulu > Amaç ve Esaslar ATATÜRKÇÜLER NE YAPMALI: METİN AYDOĞAN’DAN ÖĞÜTLER Prof. Dr. CİHAN DURA

ATATÜRK OKULU
AMAÇ VE ESASLAR
ATATÜRKÇÜLER NE YAPMALI: METİN AYDOĞAN’DAN ÖĞÜTLER
Prof. Dr. CİHAN DURA
Metin Aydoğan’nın son kitabını [Ben ve Ülkem, İnkılap yayınları, 2018, 528 s.] 30-40’ar sayfa okuyarak 15 günde bitirdim, bu benim için bir rekor... Öyle kitaplar vardır ki, okumazsın, o okutur kendini. Ara verirsen, bir an önce dönmek, bir an önce sayfalarına gömülmek için sabırsızlanırsın. “Ben ve Ülkem” bu türden bir kitap...
İnsanı çok bilgilendiren, çok düşündüren ve duygulandıran bir yapıt söz konusu... Öyle içerikler var ki, “dur” diyorsun, “bunu birine anlatayım, yok yazıya dökeyim, ben de bir an önce yurttaşlarıma ileteyim.”
Genel olarak Türkiye hakkında, özellikle örgütlü mücadele, 12 Eylül, partiler (CHP), dernekler hakkında son derecede bilgilendirici... Şimdiye kadar merak ettiğim ancak tam bilmediğim birçok sorunun yanıtını bu yapıtta buldum.
Kitapta aynı zamanda felsefî ve ahlakî öğütler var, ders verici, yol gösterici... Kişisel hayat hakkında tavsiyeler, tutum ve davranış önerileri yer alıyor. Yazar bence acısı ve tatlısıyla, dolu dolu, tümüyle vatan ve millete adanmış, imrenilecek bir hayat sürmüş. Kendisine daha nice eser ve hizmetlerle taçlanacak, uzun, sağlıklı, mutlu bir ömür dilerim.
Dediğim gibi, Ben ve Ülkem birçok yönüyle sardı beni, adeta büyüledi. O yönlerin her birini burada açıklamak isterdim, ancak bir seçme yapmak zorundayım. Tercihim, yazarın “Ne yapmalıyız” sorusuna değişik yerlerde verdiği yanıtlar oldu. Bir yandan okurken, bir yandan da eserdeki “Ne Yapmalıyız” sorusuna yanıt niteliğindeki ifadeleri tek tek işaretledim, sonra bir plan dahilinde bir araya getirdim. Ortaya çıkan metni aşağıda sunuyorum. Kuşkusuz metin içeriğinin tamamı Sayın Metin Aydoğan’a aittir. Benim katkım zorunlu bazı ifade ekleme ve değişiklikleri ile metne verdiğim biçim oldu.
İnancım odur ki, değerli yazarımızın öğütleri yurttaşlarımıza, özellikle de Atatürkçü gençlerimize faydalı olacaktır. Sayın Metin Aydoğan aslında “Ne Yapmalı” sorusunun yanıtını aynı adla yayınladığı bir kitabında [Umay Yayınları, 2011] uzun uzun vermiştir. Burada okur, sorunun kısa ve öz, ancak önemli ayrıntılar da içeren bir yanıtını bulacaktır.
GİRİŞ
1 - İlk yapacağınız iş kendinizi yetiştirmektir. Olgunlaştıkça, geçmişi değerlendirin, bugünü anlamaya çalışın. Sonra, geleceğe dönük düşünceler üretin.
2 - Örgütlenin, halkı örgütleyin.
3 - Toplumsal mücadelenin önderleri aydınlardır. Çünkü olayları önce onlar kavrar. Sorun ve çözümleri belirleyerek, gerçekleri halka aydınlar ulaştırır. Önce kendileri bilinçlenip örgütlenirler; sonra halkı bilinçlendirir, örgütlerler. Toplumsal gelişmeler tarihinde bu, her zaman böyle olmuştur. Bütün devrim ve değişimlerin öncülüğünü aydınlar yapmıştır.
4 - Halka önderlik yapacak aydın; başarı için, halktan bir adım ilerde bulunmalıdır. Ne geride ne de aynı düzeyde, yalnızca bir adım ilerde…
5 - Ancak şu da var ki, ülke için herkesin yapabileceği bir şey vardır. Abartmadan ve küçümsemeden, herkes elinden geleni yapmalıdır.
6 - İnsanlarımız kötüye gidişin farkındadır. Bir şeyler yapılması gerektiğini görebiliyorlar, ancak bir şey yapmıyorlar. Yapılması gereken söylendiğinde ise, anlamıyorlar veya sorumluluktan kaçıyorlar. Kurtuluşu başkasından bekliyorlar. İçlerinden en duyarlı olanları; yapılacak işi, ortaya çıkacak kurtarıcıları desteklemek ve onlara katılmak olarak görüyorlar. Bu davranış yaygın bir tutum olunca, yani her bireyin kendisinin de öne çıkabileceği düşünülmeyince, ortaya kurtarıcı çıkmıyor. Kurtarıcılığın küçük alanlardan, doğrudan doğruya her bir bireyden başlayacağı akla gelmiyor.
BİLGİ VE AHLAK
1 - Çok oku, çok öğren. Öğrendiğini uygula. Bilgini erdemle bütünleştir, insan sevgisiyle tamamla.
2 - Bilgi ve bilinç insanı insan yapan biricik değerdir. Bu nitelik, sana ilkeli olmayı getirir. Seni sözü dinlenen, saygı duyulan bir kişi yapar. Çevrende etkin konuma gelirsin. Giderek önderleşirsin.
3 - Almayı değil, vermeyi yeğle; kendini değil, ülkeni düşün. Halkını sev, ona hizmet etmeyi en onurlu bir iş olarak gör.
4 - Aydını aydın yapan, yalnızca eğitimli olması değildir. Eğitim gereklidir, ancak yeterli değildir. Bu niteliğin ülke ve halk için yapılacak çalışmalarla bütünleştirilmesi gerekir. Halkın içine girip onunla kaynaşmayan okumuşlar, aydın konumuna gelemezler. İçinden çıktıkları halka giderek yabancılaşırlar. Ülke sorunlarının çözümüne katkıda bulunamazlar. Hiçbir öğrenme yolu, olayları anlamada, görüp yaşadıklarınız kadar etkili olmaz.
ÖRGÜT
1 - Kitle örgütlerinde çalışın. Çalışacağınız uygun örgüt yoksa, bir araya gelin, kendiniz kurun. Siyasi veya benzer bir ayrım gözetmeden, ulusal birlik anlayışıyla örgütlenin. Ayrılıklara izin vermeyin.
2 - Toplumsal mücadele tarihinde örgütlü olmayan hiçbir düşünce ve inanç, hiçbir hareket başarılı olmamıştır; etkili olamamış, varlığını sürdürememiştir. Buna karşılık örgütlü bir halkın da yenildiği görülmemiştir. Öyleyse, varlığını ve geleceğini düşünen herkes, her yurttaş, her topluluk ve her ulus örgütlü olmak zorundadır. 
3 - En az iki kişinin bir araya gelmesi bile bir örgütsel ilişkidir. Toplumun kendisi bir örgütsel yapılanmadır, toplumsal ilişkiler örgütsel etkinliklerdir. Örgütlenmeliyiz denildiğinde, toplumdaki çok çeşitli ilişkilerden oluşan etkinliklerden söz ediyoruz, demektir. Bu geniş alanda herkesin, ülke yararına yapabileceği bir şey vardır. İki kişiyi bir araya getirmekten dernek ve partilere üye olmaya veya kurmaya kadar her türlü eylem bir örgütsel etkinliktir. Geleceğine hâkim olmak isteyen her birey, kendisine uygun olan örgütsel çalışmayı belirleyip sürdürmelidir.
4 - Halkı örgütlemek aydınların görevidir. Bilgili ve bilinçli insan demek olan aydınlar, önce kendilerini sonra kitleleri örgütler. Kitle örgütlenmesinde ortaya çıkacak halk önderleri; sorunun gerçek sahipleri olarak, içinden çıktıkları halkın tüm kesimlerine ulaşırlar.
5 - Örgütlü mücadelede hiçbir çaba boşa gitmez, başarılı her girişim toplumda iz bırakır. Sonucu ne olursa olsun, görülmez ve ölçülmez katkılarıyla toplumsal gelişmeye etki yapar, birikim sağlar.
6 - Örgütlenme bireye de önemli faydalar sağlar: Kişinin özgüvenini artırır, örgütçü olarak yetkinleştirir. Kişi olgunlaşır, içinde yaşadığı toplumu tanır. Uygulanabilir çözümler önerir. Kitle önünde rahat konuşur, Örgütlü mücadelede güzel konuşma son derecede önemlidir. Kişiler arasından halka öncülük edecek önderler çıkar.
HALK
1 - Kitleler ancak çalışmaların haklı nedenlere dayanması ve güvenilir önderlikle yapılması durumunda harekete geçirilebilir. Doğru yoldaysanız, çıkar peşinde değilseniz, kendinize ve halka güveniyorsanız, halk sizi sahiplenir. Halka ters gelmeyen ve davranışlara yansıyan bir içtenlik, siyasi olgunluk; size kitleler katında saygınlık kazandıracaktır.
2- İlerlemeye dönük değişimin kıvılcımını önce aydınlar yakarsa da, toplumsal dönüşümün gerçekleştirilip korunması, halkın eyleme katılıp kendi öncülerini ortaya çıkarmasıyla mümkün olur. Halkla kalıcı bağlar kurulması, halkın sürekli bilgilendirilmesi öncülerin ortaya çıkması için gereklidir.
3 - Toplumsal mücadelede halkla bütünleşmek esastır. Katılımcılık her şeyden önemlidir. Kitle bağı olmayan siyaset verimsizdir, kısırdır.
4 - Halk içinde çalışmak başarılı olmanın koşuludur. Bir örgüt kitleyle kaynaştığı oranda güç kazanır. Örgütlü mücadelede güçlü olanlar, kitleye ulaşıp onun önem ve istemini kavrayarak o yönde çalışanlardır. Bu ise, sürekli bir eylemlilik gerektirir. Eylemleriniz; halka dönük, kitlesel, halkın anlayacağı ve halkın katılacağı nitelikte olmalıdır.
5 - Halkla kalıcı bağlar kurmayı yaşantınızın bir parçası haline getirin. Bu bağlar, aynı zamanda size örgütlü mücadelede yol gösterecektir. Örgütlediğiniz kitleye güvenin, ondan kopmayın. Gerçekler uygun dil ve yöntemle anlatılırsa, halk en karmaşık konuları bile anlar.
ETKİNLİKLER
1 - Düşüncelerin açık, davranışların net olsun. Gerçekleşmesi imkânsız büyük hedeflere değil, yapabileceğin somut işlere yönel. Başaramayacağın işe girişme, giriştiğin işi başar.  Hazırlıksız, sonucu düşünülmemiş ve acelenin sıkıştırdığı hiçbir eyleme girişme.  
2 - Bir sorunla karşılaştığında, o sorunu çözmeye çalış; uzun süre oturup “ne yapmalıyım” diyerek bekleme, bir yerden başla. Çözüm yöntemini bilmiyorsan, araştırarak bul.
3 - Mücadelede başarı için gerekli bir koşul, kararlılık ve direnmedir. Direnme, kullanmasını bilen için büyük bir güçtür. Direnmeyi bilinçle birleştirerek, yaşadığın olumsuzluklara karşı karakter haline getirebilirsin. Güçlü olmanın nedeni budur. Direnen insan yenilmesi olanaksız bir varlıktır. İrade gücü başarının koşullarındandır. Kendini bir işe ne kadar verirsen, o kadar başarılı olursun.
4 - Girdiğin yolda kendine güven, kararlı ol. Karamsarlığa, boyun eğmeye ve umutsuzluğa asla yer verme. Önüne çıkacak güçlükler seni yolundan çevirmemeli, doğru bildiğin yolda ısrarla yürümelisin. Direnmeyi asla elden bırakmamalısın. Başarının, direnmeyle elde edilecek bir sonuç olduğunu unutma.
5 - Yaşamın her alanında, karşılaşacağın güçlüklere karşı diren. Direnmenin en umarsız anda bile işe yaradığını göreceksin. Pes edip teslim olmak doğanın kurallarına ters, edilgen bir tutumdur. Bilinçli bir varlık olan insana yakışmayan bir davranıştır.
6 - Yurtseverler, gençler! Sizi halkla kaynaştıracak, halkın ilgi duyacağı faaliyetlerde bulunun. Bu faaliyetler aynı zamanda halkın size olan güvenini artıracak, desteğini sağlayacaktır. Örnekler: Okum-yazma kursları, biçki-dikiş-nakış kursları, sınavlara hazırlık, yabancı dil kursları, öğrencilere ders verme, hastalık taraması, ilaç dağıtma,...
7 - Halka bilgi götürün, eğitim hizmeti götürün. Eğitim etkinliğinde uygulanacak bir çalışma yöntemi şu olabilir: Bir kitap saptanır ve o kitabı her katılımcı edinir. Toplantıda okunacak içerik sayfa olarak ve bir sonraki toplantıda sunum yapacak kişi belirlenir. Belirlenen bölümü herkes okuyup toplantıya öyle gelir. Sunumcu, kitaba bakmadan, aldığı notlarla sunumunu yapar, ardından o bölüm hep birlikte tartışılır. Tartışma bitince, ülke ve dünya sorunlarını içeren kısa bir söyleşi yapılır, yeni kitap bölümü ve yeni sunumcu belirlenerek bir sonraki tarihte toplanmak üzere oturum tamamlanır. Kitap bittiğinde genel bir değerlendirme yapılır ve başka bir kitaba geçilir.  Katılımcılar bu toplantılardan iki değişik fayda sağlar: Duyarak değil, okuyarak öğrenirler, okuduklarını bir topluluk önünde anlatırlar.  Bilinçli birer aydın olurken, aynı zamanda bilgilerini kitlelere yayacak konuşucu (hatip) durumuna gelirler.
8 - Eğitim çalışmalarında gençlerin kolayca anlayacağı, Atatürk’ü, Kemalizm’i ve Türk Devrimi’ni öğretecek, teorik düzeyi yüksek, güvenilir kitaplar kullanın.
9 - Köylere, fabrikalara, okullara gidin. Çalışan, üreten ve emeğiyle geçinenlere ulaşın. Onlara Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü anlatın. Örgütlemek için çaba gösterin.
10 - Açık oturumlar, paneller, konferanslar ve kapalı salon toplantıları düzenleyin, mitingler yapın, TV söyleşilerine katılın. Ulusal günlerde kitlesel koşular düzenleyin. Her sene, yılın Atatürkçülerini seçin, törenle ödüller verin.
11 - Fotoğraf sergileri açın. Ödüllü şiir ve kompozisyon yarışmaları düzenleyin. Huzurevlerindeki yaşlıları ziyaret edin. Köy gezileri düzenleyin.
12 - Halk ozanları, opera ve bale sanatçılarıyla etkinlikler düzenleyin.
13 - Varsayalım ki, büyük bir sorun var. Halkı aydınlatmak, uyarmak gerekiyor. Birçok şey yapılabilir, bunlardan biri bildiri hazırlamaktır. Bu amaçla arkadaşlarınızla toplantı yapın. Bildiriyi arkadaşlarınızın görüşüne sunun. Broşür haline getirip, karşılıklı konuşarak yurttaşlara dağıtın. Kurduğunuz ilişkileri kalıcı hale getirin.
14 - Büyük kuruluş ve derneklerin desteğini almaya çalışın. Demokratik kitle örgütleriyle ortak eylemler yapın. Yeni birlikler kurun. Halkı içine alan birliktelikler oluşturun.
15 - Yurttaşların kendi yaptıkları eylemlere destek olun. // 12-06-2018